Öncü sektörler ihracatla büyüyor

GÜNDEM

Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştiren ikinci birliği konumunda olan Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB), koronavirüsün yaralarını sarmaya başladı. UİB bünyesindeki birlikler yılın ilk çeyreğinde ihracatını geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 10 artırma başarısını gösterdi.

Yılın ilk çeyreğinde otomotiv endüstrisi ihracattaki liderliğini korurken, en dikkat çekici artış hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü ile yaş meyve ve sebze sektöründe yaşandı. UİB bünyesindeki birliklerin başkanları ihracatın ilk çeyrek performansını ve gelecek dönem hedeflerini EKOHABER’e anlattı.

Uludağ İhracatçı Birlikleri, 2021’in ilk çeyreğinde 8 milyar 12 milyon 161 bin dolarlık ihracatıyla, en fazla ihracat gerçekleştiren ikinci birlik olma başarısını korudu. Birlik başkanları Covid – 19 salgınına karşı aşı çalışmalarının başlaması ve Birleşik Krallık ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması’nın 2021 yılında ihracatı artıracak önemli unsurlar olacağı görüşünde. UİB bünyesindeki, Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB), Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), Uludağ Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB), Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB) ve Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) başkanları sektörlerin ihracat performanslarını, gelecek döneme dair avantajları ve hedeflerini anlattı.

Baran ÇELİK

OİB Başkanı
Türkiye otomotiv endüstrisinin ihracatı mart ayında yüzde 40 artışla 2,9 milyar dolar ile tarihindeki en yüksek ikinci Mart ayı ihracatı oldu. Bu yıl ihracat hedefi 30 milyar dolar olan otomotiv sektörünün ilk çeyrek ihracatı da yüzde 10 artışla 7,7 milyar dolara ulaştı. İlk çeyrekte 180’den fazla ülke, özerk ve serbest bölgeye ihracat yapıldı ve sektör, Türkiye ihracatındaki yüzde 17’lik payı ile birinci sırayı korudu. Mart ayında tedarik endüstrisi, binek otomobiller ve eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ihracatımız çift haneli artış gösterdi. Aynı şekilde en fazla ihracat yapılan ilk 10 ülkenin 9’una da çift haneli artış kaydettik.
Geçen yıl tüm dünyayı esir alan Covid - 19 pandemisi hemen hemen tüm sektörleri olduğu gibi otomotiv sektörünü de olumsuz etkiledi. Otomotiv endüstrisi, 2020 yılı başında 32 milyar dolar ihracat hedefini 25 milyar dolar olarak revize etmek zorunda kaldı. Bununla birlikte Türkiye otomotiv endüstrisi, Covid-19 pandemisine rağmen 2020 yılında 25.5 milyar dolar ihracatla hedefinin üzerine çıkmayı başardı ve sektörel bazda üst üste 15.ihracat şampiyonluğuna ulaştı. Bu yıl Mart ayında yüzde 40 artışla 2,9 milyar dolar ihracat yapıldı. Geçen yıl aynı döneme kıyasla görülen yüksek artışta, pandeminin etkisinin geçen yıl mart ayından itibaren görülmeye başlanması temel sebeplerden biri oldu. Geçen yıl Mart-Nisan-Mayıs döneminde dünya ticareti durma noktasına gelmişti. Haziran ayında yeni normalin başlamasıyla ihracatta yavaş yavaş toparlanma başlamıştı. Sektör, 2021 yılına ise hem salgına karşı aşı tedavilerinin başlaması hem de Birleşik Krallık ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması ile gümrük vergisiz ihracat avantajını koruması yönünde moral ve motivasyon ile girdi.
Bu yılın ilk çeyreğinde sektör için en önemli ihracat pazarı 5 milyar 149 milyon 277 bin dolar ile toplam otomotiv ihracatından yüzde 67 pay alan AB ülkeleri oldu. İhracat yapılan ilk on ülkenin yedisi AB ülkelerinden oluştu ve geçen yılın ilk çeyreğine göre AB pazarına yüzde 10 ihracat artışı yaşandı. İhracat yapılan ilk 10 ülkenin dokuzunda çift haneli artış görüldü. Sektörün ana pazarlarından olan Almanya’ya yüzde 13 ihracat artışı yaşandı ve 2021 yılının ilk çeyreğinde en çok otomotiv ihracatı yapılan ülke Almanya oldu. Fransa’ya yüzde 25, Birleşik Krallık’a yüzde 21, İtalya’ya yüzde 20 ve İspanya’ya yüzde 11 ihracat artışı yaşandı. Dünyada sürücüsüz, yapay zekaya sahip, birbiriyle bağlantılı ve elektrikli araçların kullanımının giderek yaygınlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Bu dönüşümü, Türkiye’nin sadece üretim değil, aynı zamanda Ar-Ge, Yenilik ve Tasarım Merkezi olma vizyonuyla fırsata çevirebiliriz. Öte yandan Covid-19’ un yarattığı sonuçlar sektörde etkili olmaya devam ediyor. Örneğin Otomotiv endüstrisinde yarı iletken çip krizi pandeminin ortaya çıkardığı yeni bir durum ve global OEM’lerin üretimlerinde aksamalara neden oluyor. Diğer taraftan pandemi tedarik zincirlerinin yeniden şekillenmesine, büyük üreticilerin risklerini yaymalarına ve tedarik için daha yakın bölgeleri tercih etmelerine de neden oluyor.
Ülkemizin Avrupa’ya çok yakın mesafede bulunması, üretim ve ihracat deneyimi yüksek, nitelikli insan kaynağı sorunu olmaması gibi özellikleri, bu gelişmeleri fırsata çevirebileceğimizi gösteriyor.

Pınar T. ENGİN

UTİB Başkanı
Mart ayında Türkiye Tekstil sektörünün ihracatı geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 48,75 artış ile 869,6 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliğimizin (UTİB) ihracatı ise yüzde 28,40 artış ile 109,4 milyon dolara ulaştı. UTİB’in, mart ayında toplam tekstil ihracatı içindeki payı da yüzde 12,5 oldu. Ocak - Mart döneminde ise Türkiye geneli tekstil ihracatı yüzde 23,2 artış ile 2 milyar 345 milyon dolara çıkarken, UTİB ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5,62 azalarak 300,8 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2021 Ocak-Mart döneminde UTİB’ in Türkiye toplam tekstil ihracatı içindeki payı yüzde 12,8 oldu.
2020 yılı ilk çeyreğinde bilindiği gibi tüm dünyada ve özellikle Türkiye tekstil ihracatının en büyük pazarı olan Avrupa ülkelerinde pandemi nedeniyle kısıtlamalar ve kapanmalar yaşandı. Dolayısıyla tüm dünyada ithalat yavaşladı ve dış taleplerin hacmi azaldı. Tekstil sektörümüzün ihracatı da bu şartlardan derinden etkilendi. Ancak bu yılın ilk çeyrek verilerine baktığımızda hem Türkiye geneli hem de Birliğimiz ihracatında önemli oranlarda artışlar gözlemliyoruz. Avrupa ekonomisi ve bu ülkelerin ithal ürünlere olan talebi, aşılama ve diğer tedbirlerin etkisiyle canlanıyor. Buna ek olarak Suudi Arabistan vb. bazı ülkelerin ticarette teknik engel ve tarife dışı engel oluşturma çalışmaları da ihracatımızı bir miktar etkilemiş olsa da sektörümüz pazar çeşitlendirmesini başarılı bir şekilde kurguladığı için bu tip olaylardan da düşük oranda etkilendik.
2021 yılı ilk çeyreğinde en fazla ihracatı Amerika Birleşik Devletleri’ne yaptık. ABD’ye yönelik Birlik ihracatımız bu dönemde yüzde 43 artışla 28,5 milyon dolar oldu. Ardından ikinci sırada yer alan Almanya’ya ihracatımız yüzde 5 artışla 27,8 milyon dolara çıkarken üçüncü sırada yer alan İspanya’ya ise yüzde 11 azalışla 21,7 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Diğer yandan üçüncü çeyrekte özellikle yüzde 47 artış ile Hollanda, yüzde 80 ile Ukrayna ve yüzde 52 ile Çin Halk Cumhuriyeti en fazla ihracat artışı gerçekleştirdiğimiz ülkeler arasında. Pandemi öncesi geçmiş yıllara kıyasla ihracatımızın önemi oranlarda arttığı pazarlar ise Belarus, Avustralya ve Danimarka oldu. Bu ülkelerde pazara giriş başarıları elde ettik. 2017 yılından itibaren ABD’nin uluslararası ticaret anlaşmalarından geri çekilmesi, Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşları da tüm dünyada korumacılık eğilimlerinin yaygınlaşmasını sağlarken, bu eğilim dünyanın diğer bölgelerinde de görülmeye başlandı. Buna ek olarak Birleşik Krallık tarafından alınan Avrupa Birliği’nden çıkış kararının sonuçları da tüm taraflar için yeni koşullara adaptasyon gerektiriyor. Bütün bunlara yılbaşından itibaren tüm dünyada etkili olan Pandemi problemi eklendi. Yine de tüm zorluklara rağmen bu süreçte ülkemiz, devletimiz ve sektörlerimiz başarılı bir sınav verdi ve yoluna güçlü şekilde devam ediyor. Diğer yandan uluslararası platformdaki ambargo ve ticaret savaşlarının Türkiye’nin global rekabetçi yapısını çok fazla etkilemiyor. Ülkemiz tekstil sektöründe pazar çeşitlendirmesini son derece başarılı şekilde gerçekleştirdi.
Bildiğiniz gibi ülkemiz tarafından ABD merkezli büyük dijital şirketlere yönelik olarak uygulanmaya başlanmış olan “Dijital Hizmet Vergisi”ne karşılık vermek amacıyla ABD tarafından “Section 301” adı altında bir soruşturma başlatıldı. Geçen sene ABD tarafından başlatılan bu soruşturmada esasen uluslararası normlara uygun değil. Söz konusu soruşturma kapsamında ABD tarafından Türk ihraç ürünlerine yaklaşık yıllık 160 milyon dolar tutarında ek vergi uygulanması planlanıyor. Bu noktada ABD‘deki KOBİ’lere; kendi hükümetlerinin büyük dijital şirketleri korumak adına sadece Türk şirketlere değil yine kendi ülkelerindeki ithalatçı ve perakende ticaret ile uğraşan şirketlere zarar vereceğini anlatacağız. Tüm sektörler bağlamında ABD ile daha önce ticaret açığı verirken şu anda ticaretimizin dengeye ulaşmış olması ve bu başarının korunması bizim için çok önemli. TİM ve Ticaret Bakanlığımız koordinasyonunda konuyu takip ediyoruz. Pandemi ile birlikte yaşamın ve dolayısıyla da tüketimin devam etmesi, yeni sürece hızlı adaptasyon zorunluluğunu beraberinde getirdi. Tekstil sektörü temsilcilerinin bu anlamdaki kolay adaptasyonu son dönemde gerçekleşen ihracat rakamlarında kendisini başarı olarak gösterdi. Veriler ne denli önemli bir başarının altına imza atıldığını gözler önüne seriyor. Türkiye bu dönemde maske önlük vb. kişisel koruyucu ekipman üretiminde kendine yettiği gibi, 2020 yılı boyunca Türkiye 100’ün üzerinde ülkeden tıbbi malzeme yardımı talebi aldı ve bunların birçoğuna yardım eli uzatan çok az sayıda ülkeden biri oldu. Bu anlamda pandemi sürecinde maske ve ekipman sıkıntısı çekmeyen ayrıca tekstil sektörünün tüm alt bileşenlerinde tedarik sıkıntısı yaşamayan nadir ülkelerin başında geldiğimizi söyleyebilirim. Bunda Türk tekstil ve hazır giyim sektörünün dinamik yapısının, entegre üretim sisteminin ve girişimci ruhunun payı büyük. Başkanı olduğum UTİB olarak pandemi döneminin zorlu koşullarına rağmen sürdürülebilir üretim ve ihracat adına pek çok çalışmayı sürdürmeye devam ediyoruz. İhracatı geliştirmek üzere daha önce fiziki olarak yapmış olduğumuz faaliyetlerimizi hiçbir şekilde iptal etmeden dijital ortama taşıdık. Dijital ortamda fuar katılımları, eğitim seminerleri, Ur-Ge Projeleri, ticaret ve alım heyetleri düzenliyoruz. Bunların yanı sıra Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması ve Techxtile Start Up Challenge gibi çok önemsediğimiz etkinliklerimiz ile genç tasarımcıların ve yeni girişimcilerin sektöre katılmalarını teşvik ederek sürdürülebilir üretim ve ihracat artışını hedefliyoruz.

Nüvit GÜNDEMİR

UHKİB Başkanı
2021 Mart ayında UHKİB ihracatı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 59 artış ile 81,9 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönem Türkiye geneli hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı yüzde ise 38,7 artışla ile 1 milyar 678 milyon dolar oldu.
2021 Ocak – Mart döneminde UHKİB ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 27,29 artışla 217,1 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönem Türkiye geneli hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı yüzde 11,6 artışla 4 milyar 707 milyon dolar olurken, Birlik olarak sektör ortalamasının çok üzerinde bir ihracat artış başarısı elde ettik. Hem ülkemizin hazır giyim ihracat artışından hem de Birliğimizin verilerinden dolayı sevinçliyiz. Dünyada ülkelerarası ticarette korumacılık yaklaşımı özellikle 2008 yılından itibaren yeniden güçlendi. Diğer yandan 2017 yılından itibaren ABD’nin uluslararası ticaret anlaşmalarından geri çekilmesi, Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşları da tüm dünyada korumacılık eğilimlerinin yaygınlaşmasını sağladı. Bu eğilim Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde de geniş uygulama alanı buldu. 2020 yılı ilk çeyreğinde bildiğiniz gibi tüm dünyada ve özellikle Türkiye hazır giyim ve konfeksiyon ihracatının en büyük pazarı olan Avrupa ülkelerinde pandemi nedeniyle kısıtlamalar ve kapanmalar yaşandı. Dolayısıyla tüm dünyada ithalat yavaşladı ve dış taleplerin hacmi azaldı. Tüm bu gelişmeler ve pandeminin de etkisiyle yakın dönemde zorlu bir süreç geçirmiş olsak da üretim kabiliyetimiz, pazar çeşitliliğimiz, güçlü dağıtım ve lojistik kanallarımız, tasarım, moda ve teknik yeteneklerimiz sayesinde hazır giyim ihracatımızı artırmayı başardık. Avrupa ekonomisi ve bu ülkelerin ithal ürünlere olan talebi aşılama ve diğer tedbirlerin etkisiyle canlanıyor. 2021 yılı ilk çeyreğinde en fazla ihracatı İspanya’ya yaptık. İspanya’ya yönelik Birlik ihracatımız bu dönemde yüzde 39 artışla 65 milyon dolar oldu. İkinci sırada yüzde 27 artış ve 27 milyon dolarlık ihracatla Almanya yer aldı. Üçüncü sırada yer alan Hollanda’ya ise yüzde 45 artışla 22 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Diğer yandan üçüncü çeyrekte beşinci sırada yer alan Fransa’ya yüzde 131 düzeyinde artış bizim için son derece olumlu. Pandemi öncesi geçmiş yıllara kıyasla ihracatımızın önemi oranlarda arttığı pazarlar ise Hollanda, Hong Kong, Çek Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu gibi ülkeler oldu. Bu ülkelerde yeni pazara giriş başarıları elde ettik. Diğer yandan uluslararası platformdaki ambargo ve ticaret savaşlarının Türkiye’nin global rekabetçi yapısını çok fazla etkilemiyor. Ülkemiz tekstil sektöründe pazar çeşitlendirmesini son derece başarılı şekilde gerçekleştirdi. Öte yandan Türkiye’nin ABD merkezli büyük dijital şirketlere karşı başlattığı “Dijital Hizmet Vergisi”ne karşılık olarak ABD, uluslararası kurallara aykırı olarak başlattığı “Section 301” isimli soruşturma ile Türk ihraç ürünlerine yaklaşık yıllık 160 milyon dolar tutarında ek vergi uygulamayı planlıyor. Sektör paydaşlarımız ile birlikte ABD ‘deki KOBİ’lere; bu uygulamanın sadece Türk şirketlerine değil, ABD hükümetinin büyük dijital şirketleri korumak adına kendi ülkelerindeki ithalatçı ve perakende ticaret ile uğraşan şirketlere zarar vereceğini anlatacağız. Tüm sektörler bağlamında ABD ile daha önce ticaret açığı verirken şu anda ticaretimizin dengeye ulaşmış olması ve bu başarının korunması bizim için çok önemli. TİM ve Ticaret Bakanlığımız koordinasyonunda konuyu takip ediyoruz. Covid-19 salgının ortaya çıkmasıyla birlikte dünya üzerinde tıbbı maske ve koruyucu kıyafet açısından büyük bir talep meydana geldi. Birçok ülke bu talebe hazırlıksız yakalandı Ancak, firmalarımızın hızlı hareket ederek üretimlerini bu yöne kaydırması, Türkiye açısından önemli bir avantaj oluşturdu. Öyle ki salgının başlamasıyla birlikte tekstil ve hazır giyimin öncelikler sıralamasında gerilere düşmesi, ülkeler arası uçuşların ve ulaşımın kapanması nedeniyle pazar kaybeden sektöre adeta bir can simidi oldu. Diğer yandan, Çin’den başlayan pandemi, bazı ülkelerin bazı ürünlerdeki taleplerini Türkiye’ye yöneltmesine neden oldu. Bu durum Türkiye’deki üreticilerin yeniden keşfedilmesini sağladı. Tüketiciler neredeyse bir yıl boyunca evde daha çok zaman geçirmeye başladı. Bu durum da ev içi konfeksiyon ürünlerine olan talebi artırdı. Dünyadaki yenilikleri yakından takip eden Türkiye’nin moda, tasarım ve marka konusunda dünyada bir çekim merkezi olması amacıyla başta Endüstri 4.0 olmak üzere pek çok konuda yaptığımız çalışmalarla sektöre ivme kazandırıyoruz. Biz Birlik olarak son dönemde özellikle sektörün Endüstri 4.0’a ve Endüstri 5.0’a entegre olması konusuna çok önem veriyoruz. Bu dijital dönüşüm, firmalarımızın uluslararası alandaki rekabetçiliğine katkı sağlayacak, pazardan aldığı payı artıracak ve dünyayla uyumunu daha kolay sağlayacak. Bununla birlikte Techxtile Start Up Challenge etkinliği ile hali hazırda güçlü olan sektörü geleceğe güvenle taşımayı hedefliyoruz. Yaptığımız çüm çalışma ve organizasyonları Pandemiyle birlikte dijital ortama taşıyarak iletişimlerin aksamaması adına çözümler üretmeye çalıştık. Dijital heyetler, sanal fuarlar ve e-ticaret gibi konularda faaliyetlerimizi artırarak sürdürüyoruz. Pandeminin seyrine göre alacağımız aksiyonlar değişse de ihracat odaklı yaklaşımımız hiçbir zaman değişmeyecek. Bursa bir tekstil başkenti olarak geçmişten gelen birikimi geleceğe yansıtabilme konusunda önemli bir potansiyele sahip. Bursa, sanayideki gücü, üreticilerinin ihracat ve üretim odaklı anlayışları, sektörel birlikteliği ve bilgi birikimiyle diğer pek çok kente göre önemli avantajlara sahip. Bölgesel düzeyde son derece başarılı olmuş markalarımız var. Avrupa Birliği’nin, Kuzey Amerika’nın teknik ve sağlık standartlarına tam uyumlu yüksek kaliteli ürünler üretebiliyoruz. Ancak henüz global markaları oluşturma konusunda eksiğimiz var. Değer zincirinin her halkasında küresel oyuncular yaratmamız gerekiyor. Tasarımcılarla sanayicilerin daha sıkı işbirlikleri kurmaları gerekiyor. Tasarımcılarımızın yarattığı katma değeri sektörün kaliteli üretimi ile daha fazla buluşturup bunu kendi markalarımızı büyütmekte kullanmalıyız. Ayrıca ihracatımızın teknoloji yoğunluğunu ve değerini artırmamız gerekiyor. Rekabet gücümüzü artırmak için, Ar-Ge’ye yatırım yapmaya devam etmemiz gerekiyor. Katma değeri yüksek, orijinal tasarımlı ürünlerin ihracatı ile uluslararası pazarlarda başarı sağlayabilir ve küresel piyasalarda firmalarımızın yerlerini güçlendirebiliriz. Bildiğiniz gibi yoğun dijitalleşme trendi; sağlıktan finansa, enerjiden tarıma, otomotivden tekstil ve hazır giyime kadar tüm sektörlerdeki iş yapış biçimlerini dönüştürüyor. Bu süreçte ekonomilerin itici gücü olan sanayi sektörleri de gerek üretim modelleri gerekse tedarik zinciri itibarıyla bu dönüşüm sürecinden derinden etkileniyor. Var olan endüstrilerin yeniden tanımlanması ve yeniden yapılandırılması söz konusu. Bu dönüşüme uyum sağlayamayan şirketler ve ülkeler küresel yarışta rekabet edemez hale gelecekler ve küresel ekonominin dışında kalacaklar. Türkiye bu noktada bir yol ayrımında bulunuyor. Dijital teknolojilerin yerlileştirilmesinden işgücü yetkinliklerinin artırılmasına, eğitimden kurumsal kültüre, Sanayi 4.0’ın dokunduğu her alanda hazır giyim sektöründe yapılması gereken çalışmaların önemi ortada. Bu kapsamda UHKİB olarak hayata geçirdiğimiz Dijital Dönüşüm Mühendisi Programı aracılığıyla, siber güvenlik, yapay zekâ, nesnelerin interneti, bulut bilişimi, büyük veri, artırılabilir matadorbet ve sanal gerçeklik, sistem analizi gibi önemli alanlarda mühendislerimize yetkinlikler kazandırıyoruz. Sektöründe dünya liderlerinden olan Türk hazır giyim sektörünün küresel ticaretteki payını artırması ve yüksek katma değerli ihracatta öncü olması hedefiyle başlattığımız ‘Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektöründe Endüstri 4.0 Entegrasyonu’ projemiz de devam ediyor. Bugüne kadar firmalarımızın İhtiyaç Analizi, Endüstri 4.0 Eğitimi, Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektöründe Endüstri 4.0 Uygulamaları, Yalın Üretim Eğitimi, Fuar Ziyareti, Kümede yer alan firmaların Endüstri 4.0 Yol Haritası Danışmanlığı süreçleri tamamlandı.

Özkan KAMİLOĞLU

UMSMİB Başkanı
Uludağ Meyve Sebze Mamulleri ihracatçıları birliği olarak 2021 yılı için 210 milyon USD ihracat hedefimiz bulunmaktadır. Bu hedef doğrultusunda 2021 Ocak-Mart döneminde UMSMİB olarak ihracatımız geçen senenin aynı dönemine göre %18 artışla 48,4 milyon USD olarak gerçekleştirmiştir. UMSMİB olarak, 2021 yılı Ocak Mart dönemi itibariyle, ihracat verileri mal grupları bazında değerlendirildiğinde ön plana çıkan ürünlerimiz arasında; sebze meyve bitki parçaları konserveleri sirkeli, dondurulmuş sebzeler, gazlı sular-maden suları ve gazozlar, dondurulmuş meyveler, patates konserveleri dondurulmuş, karışık haldeki meyve ve sebze suları, bira, turunçgiller konserveleri alkollü alkolsüz tatlandırılmış, sular buz ve kar ve diğer sebze konserveleri bulunmaktadır. Aynı dönem Türkiye geneli meyve ve sebze mamulleri ihracatı %5 oranında artışla 440 milyon USD olarak gerçekleşmiştir. ihracat verileri mal grupları bazında değerlendirildiğinde ön plana çıkan ürünlerimiz arasında, sebze, meyve, bitki parçaları konserveleri sirkeli, gazlı sular, maden suları ve gazozlar, elma suları, domates salçası, diğer meyve suları, dondurulmuş meyveler, diğer sebze konserveleri, dondurulmuş sebzeler, kurutulmuş sebzeler, reçel, jöle, marmelat, diğer meyve konserveleri, sular, buz ve kar, ve patates konserveleri dondurulmuş gıdalar bulunmaktadır. 2021 yılının ilk çeyreğinde sektörümüz ihracatında geçen senenin aynı dönemine kıyasla artışlar kaydettik.
Bunun iki önemli nedeni var; ilk sırada Covid-19 salgınının daha da uzaması ihtimaline karşı ülkelerin stoklarını sürekli dolu tutmak istemesi yer alıyor. Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinden talep artışı söz konusu. Diğer önemli neden ise rakiplerimizin üretimlerinde yaşanan düşüş oldu. Gelişmeleri yakından izliyoruz. Gıdaya olan talebin bundan sonraki dönemde de artacağını düşünmekteyiz. Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği, bu yılın ilk çeyreğinde iyi bir performans göstererek geçen yılın aynı dönemine göre %18 oranında bir artış yaşamıştır. Bu yılın ilk çeyreğinde, en önemli ihracat pazarlarımız başta Almanya olmak üzere Birleşik Devletler, Hollanda, Irak, Birleşik Krallık, Brezilya, Rusya Federasyonu, Yunanistan, İsrail ve Bulgaristan’dır. Avrupa Birliği ülkeleri ihracatımızda en önemli paya sahiptir. Avrupa Birliği ülkelerini sırasıyla Kuzey Amerika Serbest Ticaret, Ortadoğu ülkeleri, diğer Avrupa ülkeleri, diğer Amerikan ülkeleri, Bağımsız Devletler Topluluğu ve Uzakdoğu ülkeleri izlemiştir. Türkiye geneli meyve sebze mamulleri olarak sektörümüz ilk üç aylık dönemde geçen yılın aynı dönemine göre %5 oranında bir artış göstermiştir. En önemli ihracat pazarlarımız başta Almanya olmak üzere, Birleşik Devletler, Irak, Hollanda, Birleşik Krallık, İtalya olarak görülmektedir. Ülke grupları incelendiğinde belli başlı pazarlar olarak sırasıyla, Avrupa Birliği ülkeleri, Ortadoğu ülkeleri, Kuzey Amerika Serbest Ticaret, diğer Avrupa ülkeleri, Uzakdoğu ülkeleri, serbest bölgeler ve Bağımsız Devletler Topluluğu grupları yer almaktadır. Türkiye’de meyve sebze mamulleri sektöründe faaliyet gösteren firmalarda üretilen işlenmiş gıda ürünleri uluslararası alanda da kabul gören kalite standartlarına sahiptir, bu rekabette bize büyük avantaj sağlamaktadır. Covid -19 salgını bize bir kez daha gıdaların hayatımıza etki eden en temel unsurlardan biri olduğunu göstermiştir. Gıdalar yaşam kaynağımız. Pandemi döneminde, gıda hijyeni ve sağlıklı gıda konusunda farkındalık artmış, sağlıklı beslenmenin önemi bir kez daha anlaşılmıştır. Evde yemek yapımı artmıştır. Ayrıca, raf ömrü uzun ürünlere ve vitamin yönünden zengin organik meyve sebzelere talep artmıştır.

Cafer AŞKAR

UYMSİB Başkanı
2021 yılı Ocak-Mart döneminde Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği olarak ihracatımızı geçen yılın aynı dönemine göre %27 gibi yüksek bir artışla 24,7 milyon dolar olarak gerçekleştirdik.
2021 yılı ilk üç aylık dönemde, ihracatta en önemli kalemler siyah zeytin, armut, domates, nar ve yeşil zeytin olmuştur. Siyah zeytin 2021 yılı ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre %6’lık değer azalışına rağmen, sektörün en fazla ihracatını gerçekleştirdiği mal grubu olma özelliğini korumuştur. Siyah zeytinde ihracatımız 8,8 milyon USD toplam ihracatımızın %35,6’sını karşılamaktadır. Siyah zeytini 2,6 milyon USD ihracat ile armut ve 1,7 milyon USD ihracat ile domates takip etmiştir. 2021 yılının ilk üç aylık dönemde sektörün en fazla ihracat yaptığı ilk 15 mal grubunda geçen yılın aynı dönemine kıyasla, yalnızca siyah zeytin ve biberde ihracatta azalış söz konusu olmuş, diğer mal gruplarında ihracat artışı kaydedilmiştir. İlk 15 ürünün toplamına bakıldığında da %26’lık bir ihracat artışı görülmektedir. İlk 15 ürünün ihracat toplamı 23,6 milyon USD olarak gerçekleşmiştir. Bir önceki yılda bu değer 18,6 milyon USD idi. Pandemi en belirgin unsur olmuştur, pandemi gıdaya olan talebi arttırmış ve bu artan talepten ülkemizde payını alarak ihracatımız 2021 yılının ilk çeyreğinde artmıştır.2021 yılının ilk 3 aylık döneminde en önemli pazarımız yine Avrupa Birliği’dir. Detayda ülke gruplarına bakıldığında, en büyük payı %66 ile Avrupa Birliği ülkelerinin oluşturduğu görülmektedir. Söz konusu ülke grubunu, Rusya, Azerbaycan ve Türkmenistan’ın başını çektiği ülkelerin oluşturduğu Bağımsız Devletler Topluluğu %13’lük pay ile takip etmektedir. Ülkeler bazında incelemede, Almanya 2021 yılı ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke olma konumunda olmakla birlikte, bu ülkeye geçen yıl ihracatımız toplam ihracatımızın %47 si iken bu yıl ilk çeyrekte ülkenin payı matadorbet giriş %32’ye gerilemiştir. Bununla beraber, Almanya ve Fransa dışında, ilk 15 ülke sıralamasında diğer tüm ülkelere ihracat artışı yaşanmıştır. Almanya’ya ihracatımız 2020 yılında 9,2 milyon USD ile gerçekleşmişken 2021 yılı Ocak Mart döneminde 7,8 milyon USD olmuştur. Almanya’nın ardından en önemli ihracat pazarımız olan Romanya’ya 2020 yılı Ocak Mart döneminde 1,9 milyon USD ihracat gerçekleştirilmişken, 2021 yılı aynı döneminde ihracatımız %84’lük artış ile 3,6 milyon USD olarak gerçekleşmiştir. Üçüncü sıradaki pazarımız Rusya’ya da ihracatımız geçen yıl aynı dönemine göre %57 artış ile 2,4 milyon USD olarak gerçekleşmiştir. Tarım Bakanlığımızın Uzakdoğu ülkeleri ile yapacağı anlaşmalara bağlı olarak ihracatımızda önemli artışlar sağlanabilecektir. Ancak bu anlaşmaların süreçleri göz önüne alındığında, çok yakın bir zamanda gerçekleşeceklerini söylemek mümkün değildir.Bir diğer etkileyebilecek önemli konuda uluslararası politik kararlardır. Ülkemiz aleyhine alınabilecek bir karardan en çok etkileneceklerin başında tarım sektörü gelmektedir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.